22 Mart 2019 Cuma

VEGAN BESLENMENİN SAĞLIĞA ETKİSİ VE GELECEKTEKİ YERİ

Son yıllarda oldukça gündemde olan vegan beslenme şekli hem tıp dünyasında hem kamuoyunda çok fazla tartışılıyor. Temelinde etik söylemler barındıran vegan beslenme biçiminin tercih edilme sıklığı gittikçe artıyor.

Vegan Beslenme Nedir?

Vegan kelimesi ilk kez 1944 yılında The Vegan Society‘nin kurucularından olan Donald Watson tarafından ortaya atıldı. Donald Watson veganlığı şu şekilde tanımlıyor: “Veganlık hayvanlar âlemine dair sömürü ve zulmün tüm biçimlerini dışlamanın ve yaşamı gözetmenin yoludur. Et, balık, kümes hayvanı, yumurta, bal, hayvansal süt ve türevlerini dışlayıp bitkiler âleminin ürünleriyle yaşamayı ve tamamen ya da kısmen hayvanlardan üretilen tüm ticari malların alternatiflerini kullanmak şeklinde pratiğe dökülür.”

Vegan kelimesi daha sonra 1979 yılında The Vegan Society tarafından şu şekilde tanımlandı: “Veganlık hayvanların gıda, giyim ya da başka amaçlarla maruz kaldıkları sömürü ve zulmün her türlüsünden -uygulanabilir olan en mümkün mertebede- kaçınan ve buna ek olarak insanların, hayvanların ve çevrenin yararına, hayvan kullanımı içermeyen alternatiflerin geliştirilmesini ve kullanımını destekleyen felsefe ve yaşam biçimidir. Beslenme söz konusu olduğunda, hayvanlardan tamamen veya kısmi olarak elde edilen ürünlerin reddedilmesini ifade eder.” Bu tanım halen derneğin belgelerinde resmi tanım olarak yerini korumaya devam etmektedir.
Vegan beslenme, bir beslenme şeklinden çok yaşam felsefesi olarak karşımıza çıkıyor. Et, süt, yumurta, peynir gibi hayvansal gıdaları tüketmeyen veganlar, bu felsefeyi hayatlarının her alanına taşıyor. Kozmetik, giyim gibi sektörlerde de hayvan deneyi yapmayan ya da hayvan kaynaklı madde taşımayan ürünleri tercih ediyorlar.



Hayvansal gıdaların beslenme şeklinden çıkarılması, besin seçeneklerinin azaldığını gösterse de; marketlerde pek çok alternatifi bulunuyor. Soya kıyması, badem veya soya sütü, tofu gibi besinlerle hayvansal gıdaların yerini doldurmak mümkün.

Vegan Beslenme Biçiminin Sağlığa Etkisi

Halen daha tartışmalara sebebiyet veren bu konu; vegan beslenmenin uzun vadede sağlığa zararlı ya da yararlı olduğuna dair bir sonuca henüz varılabilmiş değil. Ancak çalışmalar, vejetaryen/vegan beslenme ve sağlık arasında olumlu bir ilişki olduğunu gösteriyor. Uzmanlar; bireyin günlük alması gereken besin ihtiyacının, hayvansal gıda takviyesi olmadan diğer besinlerden alınabileceğinden söz ediyor.

Diğer besinlere baktığımızda; kuru baklagiller, yağlı tohumlar, tahıllar ve sebzeler protein içeriyor. Günlük protein ihtiyacı yetişkin kadınlarda 47-59 gram yetişkin erkeklerde 58-72 gram olduğunu görüyoruz. Et, tavuk, balık gibi besinlerin 30 gramında ortalama 6 gr protein bulunuyor. Bir kupa kuru baklagil yaklaşık 16 gram protein, bir porsiyon esmer pirinçse yaklaşık 5 gram protein barındırıyor.

Amerikan Diyetetik Derneği Dergisi’nde yayınlanan bir raporda; “Vejetaryen/vegan diyetler düşük seviyelerde doymuş yağ, kolesterol ve hayvansal protein ve daha yüksek seviyelerde karbonhidrat, lif, magnezyum içerdiği için bir dizi besinsel fayda sunmaktadır. C ve E vitaminleri ve fitokimyasallar gibi potasyum, folat ve antioksidanlardan zengindirler.  Dikkatli bir şekilde planlandığında ve uygulandığında vegan beslenme çoğu insan için sağlıklı olabilir, ancak herkes için her zaman iyi bir fikir olmayabilir.” deniyor.


Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kınıkoğlu; vegan beslenme üzerine yaptığımız röportajda, özellikle kalp sağlığına olumlu etkilerini anlattı. Toplumun bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadığını da sözlerine ekledi.

Öncelikle vegan beslenme nedir? Türleri nelerdir?
Vegan beslenmede et, tavuk, balık gibi her türlü hayvanın etiyle birlikte bu hayvanların doğal hayatta kendi yavruları için yaptığı süt, yumurta, bal gibi hayvansal ürünler ve bu ürünlerden kültüre edilen peynir, yoğurt, kefir gibi yiyecekler yenmez, tek besin kaynağı bitkilerdir.  Benim hastalarıma ve orta yaş üstü insanlara önerdiğim beslenme şekli “az yağlı vegan beslenme”dir. Tıkalı kalp damarlarının açılması amacıyla uyguladığımız bu beslenme şeklinde vegan beslenmeye ilaveten şeker ve zeytinyağı dahil bitkisel yağlar kullanılmaz.

İnsanlar genellikle ya sağlık için ya da etik açıdan doğru olduğunu düşündüğü için vegan olmaya karar veriyorlar. Siz vegan olmaya nasıl karar verdiniz? Süreç nasıl işledi?
Benim vegan olma serüvenim 54 yaşında kalp krizi geçiren ağabeyimden sonra başladı.  Annem babam da kalp hastasıydı ve onlara hiçbir yardımım olmamıştı. Kardiyolog olmama rağmen ben de mi kalp krizi geçireceğim diye düşünürken Dr. Orish ve Dr. Esselstyin’in bitkisel beslenmeyle kalp damarlarının açıldığını gösteren çalışmalarını okudum. Konuyla ilgilendikçe kalp hastalığından korunmanın tek yolunun az yağlı bitkisel beslenme olduğunu gördüm. 
Navegan bireylerin veganlığa geçiş sürecinde fiziksel olarak yaşayacakları değişim ve sıkıntılar nelerdir?
Yeteri kadar motive olunursa herhangi bir fiziksel sıkıntı çekmezler. Halk arasında veganların et yemedikleri için halsiz olacakları veya saçlarının döküleceği şeklinde yanlış inanışlar var. Bu duyumların etkisi altında kalarak vegan olduktan sonra dökülen saç tellerini sayanlar gördüm. Bu açıdan doğru bilgiye ulaşmak çok önemli. Bilimsel çalışmalar, akıllıca uygulanan vegan beslenmenin herhangi bir eksikliğe neden olmadığını, artılarının eksilerinden fazla olduğunu gösteriyor.
Vegan olursanız kalp krizi, şeker hastalığı, romatizma, felç hastalığı riskiniz azalır. Yaşlılık yıllarında zihinsel kapasiteniz daha iyi olur. Alzheimer hastalığı riskiniz düşer. “Vegan Sağlık” kitabımda detaylarıyla anlattığım gibi vegan olmak en sık görülen “50” hastalığa yakalanma riskinizi azaltır. 
Vegan beslenme sürecine yeni başlayan bireylerin beslenme şekli nasıl olmalıdır? En çok hangi besinleri tüketmeleri gerekir?
Veganlar dört ana grup yiyecekle beslenir; sebze, meyve, tam tahıl ve bakliyat. İlaveten yemişler ve kabuklu kuru yemişler tüketiriz. Bir hafta boyunca bu besin gruplarının her birinden azar azar da olsa yemek önemlidir. Sıvı yağ (zeytinyağı) dahi olsa aşırı tüketimini uygun bulmuyorum. Aynı şekilde şeker vegan bir üründür, etik olarak yenmesinde bir sakınca yoktur ancak fazla miktarda tatlı yemek vegan olanlar için de olmayanlar için de zararlıdır.
Son zamanlarda ailelerin çocuklarını vegan beslediklerine dair olumsuz yönde pek çok haber çıktı. Vegan beslenmenin çocukların gelişimine ve sağlığına etkisi nedir?
Kötü beslenen çocuk sorunu vegan olmayanlar çocuklarda da var. Bana 12-13 yaşlarında yüksek tansiyonla gelen, kilo sorunu olan, insülin direnci gelişmiş çocuklar var. Bunların hiçbiri vegan değil ama sağlıksızlar. Vegan çocuklarda obezite sorunu, tansiyon sorunu çok daha az görülüyor. Elbette çocuğunuzu yağ ve şekerle beslerseniz vegan olsa da rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Vegan Beslenmek Sağlığı Olumsuz Etkiler Mi?
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Zekiye Asuhan Kara Aksoy ise vegan beslenme üzerine yaptığımız röportajda; vegan beslenmenin oldukça zor ve riskli bir beslenme biçimi olduğunu belirtti.
Bütün beslenme biçimlerini ele alırsak sizce en sağlıklı olanı hangisi? Vegan beslenmenin bireye ve dünyamıza sizce katkısı var mı?
Beslenme türlerine bakarsak hepçil beslenme yani tüm besinlerden azar azar yemenin doğru ve sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Vegan beslenme biçimi oldukça zor bir beslenme şekli. Zararlı olduğu ya da eksik kaldığı noktalar olabilir. Bu açıdan riskli buluyorum. Etik açıdan elbette hayvanlara ve doğaya olumlu yönde katkıları olduğunu söylemek mümkündür. Ama günümüzde sütün, yumurtanın muadiline ulaşmak zor.
Vegan beslenme biçimi insan vücudunda ne gibi rahatsızlıklara sebebiyet verebilir?
Besin takviyelerinin yeterli gelmemesi ve vücudun ihtiyacı olan besine ulaşamaması sonucunda bireyde, B12 Vitamini, mineral ve yağ, protein eksikliği görülebilir. Bunun yanında yüksek miktarda fitik asit ve yüksek karbonhidrat tüketimi sonucunda candida mantarı oluşabilir. Kas kayıpları gözlenebilir.
Çocuklarını vegan yetiştiren pek çok aile var. Vegan beslenmenin çocukların gelişimine ve sağlığına etkisi nedir?
Olumsuz etkileri olabilir. Erişkinde de çocukta da eksik kaldığı noktalar var. Ancak bunun yanında sindirimin kolay olması, bitkisel besinlerin ulaşımın rahat rahat olması ve vitamin dağılımının daha sağlıklı olması olumlu yönleri arasında.

Gelecek Vegan mı?

2018 yılının istatistiklerine göre:
  • İnsanların vegan ürünlere olan talebi %140 artış gösterdi.
  • Vegan market büyüklüğünün 5 milyar dolara yükseldiği rapor edildi.
  • Et ve et ürünleri yemeyi bırakarak vejetaryen yaşamaya başlayan Portekizli sayısı %400 oranında artış gösterdi.
  • İngiltere’de vegan ve vejetaryen yemeklere artan talep %987 gibi yüksek bir oranda artış gözlendi.
  • Bitkisel sütlerin pazardaki payı %40 oranında arttı.
Vegan beslenme biçiminin tercih edilme oranı dünyada ve ülkemizde artış gösterse de geleceğin vegan olduğuna dair kanıt sunabilmek henüz mümkün değil. Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kınıkoğlu vegan gelecekle ilgili şunları söylüyor: “Veganlığın çevreye olumlu katkısı maalesef yeteri kadar bilinmiyor. “Vegan olmadan çevreci olamazsınız” dediğim kişiler “Ne alaka?” diyorlar. Besi hayvanları için kullandığımız su bizim içtiğimiz sudan fazladır. Düşünün, 453 gram sığır eti için 49 ton su kullanmanız gerekiyor.  Hayvanların sindirim süreçleri yılda 100 milyon ton metan gazı salıyor. Tüm dünyadaki Co2 nin % 9'u, metan'ın % 37'si, azot oksit'in % 65'i hayvancılık faaliyetleri sonucunda açığa çıkıyor. 
Vegan nüfus tüm dünyada ve ülkemizde büyük bir hızla artıyor. Özellikle gençlerde vegan beslenmeye büyük ilgi var. Onların çıkış noktaları sağlık değil etik… Bu yüzden çok daha anlamlı.”
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Zekiye Asuhan Kara Aksoy ise vegan gelecek konusuyla ilgili şunları söyledi: “Günümüzde bitkisel besinlerin de tıpkı hayvansal gıdalar gibi ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır. Besinlerin içeriğine etki edecek ve insan sağlığını olumsuz etkileyecek pek çok madde kullanılıyor. Dolayısıyla sadece bitkisel beslenmeye dayanarak, bir gelecek kurmak mümkün görünmüyor.”

KAYNAKÇA
·        https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12778049

·        https://www.gidahatti.com/vegan-beslenme-nedir-129706/

BİR UMUT BOSTANI: KÜLTÜRHANE