Barış
İçin Akademisyenler Bildirisi Nedir?
Barış İçin Akademisyenler bildirisi veya "Bu Suça Ortak
Olmayacağız" bildirisi, Türkiye'de 2015-2016'da Doğu illerinde gerçekleşen
çatışma ve operasyonlar sırasındaki sokağa çıkma yasaklarının ve şiddetin sona
ermesi için çağrı yapan bir bildiridir. 2000’i aşkın akademisyenin bildiriyi
imzalamasının ardından yüzlerce akademisyen üniversitelerden ihraç edildi. Ardından
Türkiye’de pek çok ilde ve yurt dışında dayanışma dernekleri, mekânları
kuruldu. Bunlardan biri de Mersin’de yer alan Kültürhane.
Kültürhane’nin kurucularından Deniz Altınay ile yaptığımız söyleşide ihraç edilme sürecini şöyle
anlatıyor: “Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon
ve Sinema Bölümü’nde uzman olarak görev yapıyordum. 2016 yılının Ocak ayında
kamuoyuyla paylaşılan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metnine imza attığımız için
Mersin Üniversitesi Rektörlüğü bir pozisyon aldı ve ihraç sürecimiz hızlıca
başladı. İlk olarak sözleşmemizin yenilenmeyeceği tebliğ edildi. Ardından 15
Nisan 2016 tarihinde sözleşmemiz yenilenmeyerek, arkadaşım Bermal Aydın ile usulsüz
bir şekilde ihracımız gerçekleşmiş oldu. 1 yıl sonra ise 29 Nisan 2017’de çıkan
689 sayılı khk ile aslında çalışmamış olduğumuz kurumdan tekrar ihraç edilmiş
olduk. Çift dikiş ihraçlardanız. Khk ile ihraç edilince seyahat özgürlüğü,
farklı kurumlarda çalışmak gibi özgürlüklerimiz de elimizden alındı. Kültürhane
süreci de bundan sonra başladı.”
Kültürhane’nin ihraç
edilmeden önce de düşünülen bir fikir olduğunu belirten Altınay, kamuda ve özel
sektörde önlerinin kesildiğinden bahsetti. Sözlerinin devamında Ulaş Bayraktar,
Ayşegül Yılgör ve Nalan Turgutlu Bilgin ile bir araya gelerek kurdukları
Kültürhane’yi, kendilerini var ettikleri alanları kesme çabasına bir cevap
olarak tanımladı.
Temelde dört kişi olsalar
da pek çok akademisyenin yardımının dokunduğunu anlatan Deniz Altınay şunları
söyledi: “20’nin üzerinde barış akademisyeni Mersin’den ihraç edilmişti. Pek
çoğu farklı farklı ülkelerde akademik hayatlarına devam ediyorlar. Evlerini,
odalarını boşaltmak zorunda kalan arkadaşlarımızın ve bizlerin odalarından
çıkan kitapların okuyucuyla buluşacak bir mekâna ihtiyacı vardı. Yine biz
çeşitli etkinlik ve çalışmalar düzenlemek istediğimiz bir yer arayışındaydık ve
Kültürhane bu arayışların bir çabası olarak var oldu.”
Ülkenin ekonomik durumu
göz önünde bulundurulduğunda, kurulum sürecinde maddi olarak zorlandıklarını
fakat politik olarak bir sorun yaşamadıklarını belirtti.
“Aynı Kentte Değiliz Ama Aynı Hayatı
Paylaşıyoruz”
Kuruluş aşamasında ve
sonrasında aldıkları dönüşlerin olumlu yönde olduğunu belirten Deniz Altınay,
kentten ve şehir dışından gelen arkadaşlarıyla birlikte çok renkli bir açılış
yaptıklarını aktardı. Yapılan etkinliklerin örneklerini daha önce farklı mekânlarda
görmediğine işaret ederek: “Bazen arkadaşlar gelip iyi ki ihraç oldunuz da
böyle bir mekânı kente ve bizlere kazandırdınız diyorlar. Yaptığımız
etkinliklerin örneğini farklı mekânlarda daha önce pek göremedik, yıllarca
özlemini hissettiğimiz etkinlikler vardı. Üniversitedeyken bunu yapabilmemiz
pek mümkün değildi. 2 yıldır da burada farklı etkinlik ve çalışmalar
yürütüyoruz, aldığımız dönüşler hep olumlu yönde.” dedi. Sözlerinin devamında
konuk bulmakta zorlanmadıklarını ve konukların Kültürhane’ye ulaştıklarını
ifade etti. Barış akademisyenleri sayesinde büyük bir ağa sahip olduklarını, birikimli
insanlarla bu vesileyle tanıştıklarını ve aynı kentte olmasalar da aynı hayatı
paylaştıklarını dile getirdi.
“Sahipleri
Dönene Kadar Kitaplara Ev Sahipliği Yapıyoruz”
Kütüphane’de abonelik sistemini
henüz kuramadıklarına değinen Altınay, bu sistemin kurulumunun kolay olmadığını
söyledi. Bu konuda halen plan yaptıklarını belirterek “Bu sistemi henüz
kuramadık maalesef, büyük eksiklerimizden biri. Fakat bu kitaplar bize emanet
olan kitaplar ve sahipleri dönene kadar onlara ev sahipliği yaparak okuyucuyla
buluşturuyoruz. Bu konuda da titiz davranıyoruz, gözümüz gibi korumaya
çalışıyoruz. Ödünç kitap sistemi kolay kurulabilecek bir sistem değil. Bu
alanda uzman kişilerin belli açılardan desteğiyle oluşturabilecek bir sistem.
Nasıl olacağına dair halen daha kafa yorup belli planlar yapıyoruz. Bunu
gerçekleştirdiğimiz zaman daha etkili ve kente dokunan bir kütüphane haline
gelecek.” dedi.
İmkanların el verdiği
ölçüde Kültürhane pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Her hafta düzenli
olarak sinema günleri, barışın ekolojisi söyleşileri, hafıza-i şehir
sohbetleri, müzik buluşmaları, yabancı dil eğitimi etkinlikleri
gerçekleştiriliyor. 1 seneye yakın da bisiklet üzerine sunumlar düzenlendi. İlerleyen
süreçlerde de farklı farklı etkinliklere ev sahipliği yapacaklarını belirten
Altınay, etkinliklerin belirli bir kısmının kendilerinin öngörülerinin dışında
geliştiğini, insanlar ın burayı benimsediklerini, buranın bir kamusal alan olduğu
gördükten sonra buranın bir parçası olmak adına farklı farklı etkinlik ve
çalışmalarla geldiklerini ifade etti.
“Sokaklar
Artık Kamusal Alan Değil”
Kültürhane dışında yine
Eskişehir’de barış akademisyenlerinin kurduğu Uçurtma Kafe isimli bir mekan
bulunuyor. Farklı farklı kentlerde, dayanışma adına pek çok oluşum mevcut. Dayanışma
Akademileri, İzmir, İstanbul, Ankara ve Kocaeli’de bulunan Kampüssüzler
bunlardan bazıları. Yurt dışında da iletişimde bulundukları yerler olduğunu belirten Altınay:
“Yurt
dışında bizimle beraber dayanışma gösteren, Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden ihraç edilen ve orada akademik hayatına devam
eden Eylem Çamuroğlu Çığ Almanya’da bulunduğu kentte Süprüntü bir kültür
merkeziyle kurmuş olduğu ilişki sonucunda ortak çalışmalar yürüttük. Çok sıkı
olmasa da temasta bulunduğumuz ağlar var. Elbette hem yurt içinde hem yurt
dışında pek çok yerde olmasını istiyoruz. İnsanlar mekân üzerinden örgütlenip mekân
üzerinden bir şeyler yapmanın önemini kavradılar. Çünkü artık sokakları kamusal
alan olarak kullanamıyoruz ve üretmek için mekânlara ihtiyaç duyuyoruz.” dedi.
Konuşmasının devamında Kültürhane gibi ya da insanların kendilerini anlatabileceği platformların ortaya çıkmasını istediğini ve anlatılması gereken şeyleri rahatlıkla paylaşabileceğimiz bir dünyaya kavuşmayı dilediğini sözlerine ekledi.
Konuşmasının devamında Kültürhane gibi ya da insanların kendilerini anlatabileceği platformların ortaya çıkmasını istediğini ve anlatılması gereken şeyleri rahatlıkla paylaşabileceğimiz bir dünyaya kavuşmayı dilediğini sözlerine ekledi.